YÜZLEŞME
"Hayat, hep bir fazlasını isterken sahip olunanın ıskalanması gafletidir.
Sahip olduklarını sev vesselam." (Erdal
Demirkıran)
Değer yargılarımız olmasaydı, başka bir
toplumda dünyaya
gelseydik, ya da ailemiz, inancımız, farklı olsaydı,
yine aynı
biz olur muyduk? Peki biz kimiz, kim olduğumuzun
bilincinde
miyiz? Bilincimizde, olmak isteyip de olamadığımız,
engellenmiş
bizin farkında mıyız?
Evet, insan…
Çelişkilerin mağduru, karmaşanın bel kemiği,
farkındalığın cahili, kendini aradığı kaosta iç
bunalımının
esiri… Tuhaf. Ne için uğraşıyorsak? İki dünya için
çalışmak gerek
ya, madem öleceksek ve öteki dünya sonsuz olansa(ki
bunda
şüphe yok) neden hiç ölmeyecekmiş gibi çabalayıp
duruyoruz.
Ölüm neden hep uzak gelir bilmezken bir dakika sonraki
akıbetimizi(ilginç olan bunları yazarken hala bunu
hissedememem).
Kaç kişi ölmeden bir dakika önce düşünmüştür acaba
ölümü? Belki de bu bilinmezliktir hayatı girift
kılan...
İnsan ne için yaşar?
Mutluluk içinse, neyle nasıl mutlu
oluruz biliyor muyuz? Hep mutluluk peşinde koşarız
mutluluğun
geçici olduğunu bilsek de. Şu dakika mutluyuzdur ama
insanız, o mutlu olduğumuz durum bize artık mutluluk
vermeyecek.
Elimizdekiler yetmeyecek, hep biraz daha fazlasını
isteyeceğiz, bunun için olacak didinmelerimiz.
Peki ya başarı için, başarmak için yaşıyorsak? Öyle ya
kimi
insanlar vardır bu dünyaya geliş gayesini başarmak olarak
gören;
gerçekleşmesi beklenen hayaller, hedefler ile
yaşayanlar…
Evet, çok normal başarıyı hedeflememiz, birbiri
ardında sıralanan
başarıları elde etmeye çalışmakla geçerken hayatımız.
Mücadele
anne rahminde başlayıp ruhumuzu teslim ettiğimizde
sona erer aslında. Bir sınavı atlat, başarılı ol,
yenilerine hazırlan
döngüsü doğumdan ölüme sürer gider. Dünyaya gelme
başarısını
elde etmiş bir bebek, buradaki bütün sınavlara girmeyi
kabul etmiş demektir. Geldiysek yaşayacağız o halde,
akışı takip
edeceğiz zamanın, ömrün akışını... Plan kurmaksızın,
hesapsızca…
Beklemek gerek, hayat bize ne gösterecek. Yaşayarak,
deneyimleyerek
göreceğiz. Kim bilir belki de göremeyeceğiz.
Yol ayrımları,
kritik kararlar; atik davranmak, fırsatları
değerlendirmek; sevdiklerimize vakit ayırmak, zamanın
hızı
içinde kaybolmadan yaşayabilmek ve daha nice olası,
yapılası
fakat çoğu zaman bir araya toplamakta güçlük
çektiğimiz şeyler…
Çoğu zaman birini yapmaya çalışırken diğerini
aksatırız
beceriksizliğimizden, birine odaklanmışken gözümüz
görmez
olur diğerlerini…
İşte insan olmanın acziyeti…
Zor zanaat insanlık vesselam …
Öznur SARIKAYA
yazıATOLyesi sayı:15 şubat-2013